Taraflar arasında kurulan inşaat sözleşmesi, önceden çıkarılmış afet işlerine ilişkin yönetmelik gereğince yerine getirilmesi olanaksız bulunmakla baştan itibaren geçersizdir, taraflar ileri sürmeseler bile hakim geçersizliği doğrudan doğruya göz önünde almalıdır. Sözleşme geçersiz olduğundan taraflar için bir borç veya alacak doğurmazsa da davalı yüklenici edindiklerini nedensiz zenginleşme hükümlerim göre geri vermek ve kusurlu ise davacının sözleşmenin geçerliliğine güvenmesi sonucu uğradığı menfi zararı ödemek zorundadır.
eBK.20, 61
Taraflar arasındaki davanın (Elazığ Birinci Asliye Hukuk Hakimliği) nce görülerek istisna aktinden doğan alacağın tahsiline dair verilen 16.10.1980 tarih ve 363-647 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacılar avukatı ile davalılardan A. Kadir ve Hamdi avukatı tarafından istenmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacıların ve davalıların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Uyuşmazlık, davacılarla davalılardan Kadir ve Hamdi arasında kurulmuş olan arsa payı kat yapımı sözleşmesinden doğmaktadır. Mahkeme davacılara ait arsada inşaat yapımı için yıktırılan binaların değeri 2.178.000 lira ve mahrum kalınan 15 aylık kira bedeli tutarı 206.500 liranın sözleşme ile inşaat işini taahhüt etmiş davalılar Kadir ve Hamdi`den alınmasına, diğer davalı Hanefi aleyhine açılmış olan davanın husumet yönünden reddine karar vermiştir.
29.9.1978 tarihli inşaat sözleşmesi ile davalı Kadir ve Hamdi davacılardan Hıdır`a ait 60 ve 61 sayılı parseller ile Zülfikar`a ait 68 sayılı parselleri birleştirmek suretiyle üzerine projesine uygun 5 katlı bir bina yapmayı ve bundan 5 daire ve 1 dükkanı Hıdır`a vermeyi taahhüt etmişlerdir. Sözleşmenin 4. maddesine göre inşaat yığına tuğla ile yapılacaktır.
Dosyada mevcut Elazığ Belediye Başkanlığının 5.6.1979 günlü yazısında, Elazığ`ın 2. derece deprem bölgesi olduğu ve İmar İskan Bakanlığı`nın afet bölgelerinde yapılacak yapılar hakkında çıkarttığı yönetmelik hükümlerine göre 2. derece deprem bölgelerinde yığına binaların 3 kattan fazla olamayacağı ve 3 kattan fazla yığına binalar için inşaat ruhsatı verilmesinin mümkün olmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda projesine göre 5 katlı yığına bina yapılmasına ilişkin olarak taraflar arasında kurulmuş olan inşaat sözleşmesi hukuki imkansızlık nedeniyle BK. nun 20/1. maddesi gereğince baştan itibaren batıldır. Çünkü sözleşmenin yerine getirilmesi 9 Haziran 1975 tarihinde çıkarılmış afet işlerine ilişkin yönetmelik gereğince imkansız bulunmaktadır. Taraflar ileri sürmeseler bile hakimin butlanı re`sen nazara alması icap eder. Sözleşme batıl olduğundan herhangi bir hukuki sonuç, başka ifade ile taraflar için bir borç veya alacak meydana getirmez. Ne varki davalı müteahhitler iktisap ettiklerini nedensiz zenginleşme hükümlerine göre iade. etmek ve kusurlu iseler davacıların sözleşmenin geçerliliğine güvenmesi sonucu uğradıkları menfi zarar tazmin etmek zorundadırlar. Müteahhitler bir inşaat taahhüdü altına giren meslek adamı sıfatiyle gerekli özeni göstermeden sözleşmenin uygulanması için inşaat yerindeki eski binaları yıkmaları nedeniyle kusurludurlar ve davacıların uğradığı menfi zarardan sorumlu olmaları gerekir. Ancak burada davacıların tazmini gerekli zararı, eski binaların değeri, başka söyleyişle yıkılmış olan binaların inşaat değeri değil, yıkım sonunda ortaya çıkan ve davalı üstencilerin sattığı veya götürdükleri anlaşılan enkazın bedelidir. Çünkü açıkça ortaya koyduklarına göre davacıların amacı eski binayı yıkıp müteahhit aracılığıyla arsa payı karşılığı burada yeni bir bina yaptırmaktır. Bugün için imar mevzuatı ve afet işlerine ilişkin yönetmelik uyarınca davacıların eski binaların bulunduğu ve tevhit edilmiş arsa üzerinde karkas bir bina yaptırmalarına hukuki ve fiil engel yoktur. Bu nedenle kendileri tarafından da yıkılması zorunlu olan binaların inşaat değeri davacıların menfi zararı olarak kabul edilemez. Şu halde mahkemenin bilirkişi aracılığı ile davanın açıldığı Mart/1979 tarihindeki rayiçlere göre enkaz bedelini tespit etmesi ve bu para tutarının davalılardan alınmasına karar verilmesi gerekir. Karar bu nedenlerle bozulmalıdır.
3- Mahkeme davalılardan Hanefi hakkındaki davayı, dava konusu sözleşmede taraf olmadığı gerekçesi ile red etmiştir. Oysa mahkemece de kabul edildiği gibi davalılar Kadir ve Hanefi`nin ortak olduğu ve adi ortaklık halinde çalıştıkları ispatlanmıştır. Davacılar dava dilekçesinde eski binalarının Hanefi tarafından yıktırıldığını ve enkazın davalılar Kadir ve Hanefi tarafından sattırıldığını ve bir bölümünün de ortaklığın müştereken tasarrufunda bulunan mahalle taşındığını iddia etmiş ve bu yönler tanık beyanları ile sabit olmuştur. Şu halde davalılardan Hanefi, yıkılan binaların enkazını iktisap eden ortaklığın bir ortağı olarak enkaz bedelinden nedensiz zenginleşme kuralları gereğince sorumlu olmak gerekir. Hakkındaki davanın husumet yönünden reddi bu bakımdan usul ve yasaya aykırıdır. Kararın bu nedenle bozulması gerekir.
Tarafların sair temyiz itirazlarının reddine ve karar ikinci bentde açıklanan nedenden davalılar Kadir ve Hamdi yararına üçüncü bentde yazılı nedenden davacılar yararına (BOZULMASINA), oybirliği ile karar verildi.
Y15HD 7.05.1981 - K.1981/1050